1 Şubat 2009 Pazar

İlk armutlu yarımadası gezimiz sudüşen şelalesi


Armutlu yarımadası güzel doğa özelliklerini barındıran istanbula yakın gezilebilecek bir yer. Tabiattan hoşlanan insanların gezmelerini özellikle diğer armutlu gezimizdeki rotayı izlemelerini istiyorum.




Bu gezide güzel anılarımız olmuştu. Her güzellik yada çirkinlik bir sevdiğinizle paylaşınca güzel anılar doğuruyor. Ne yaparsanız yapın.

Çok zaman geçtiği için km filan hatırlamak nafile. Çok uzun bir gezi değil. Yarımadanın en kısa kısmında orman içinden dönüp geldiğimiz bir rota.

Fotolara km de eklemek lazım. bazı arkadaşlar yapıyor.
Tarih : 1.2.2009    400km yaklaşık






Şunu daha büyük bir haritada görüntüle: armutlu gezisi

Gemide kahvaltımızı yapıyoruz.
arkadaşımız pek yatakla arası yok. böyle koltuklarda idare ediyor.
Bu arada aşağıdaki italic yazılar ferhatın dilinden.
ee agacım, sabahın "görmeyen saatinde" yola çıkartırsan gece 03:00'de uyuyan adamı bööle olur..





capo göz kırpıyor.
dayanamıyon de mi
akıllı ferhat gerideki bir taşın üstüne parketmiş.
motoru oracıkta bir hamlede döndürüp çıkmak için. 


suda gürül gürül.ççok seviyorum böyle hızlı akan suları. ama yavaşlarını da hepsi güzel.
dsc03439ox1
b   bahar ayında şelalenin yanına ulaşmak çok zor. su fazlalaştığından yaklaşamıyorsunuz.




 Ne yapalım ben yüzme bilmiyorum diyor kardeşimiz.
hadi oradan.. "bu havada giremem suya" diyen sendin
 




Kendimizi mutlu hissediyoruz tabiki. birazdan olacaklar için hazırlık galiba.
amman sulandırmadan anlat 



Hangi akıl bu kadar yakına girersin.  neyse debelenmelerimden poz almamış ferhat.


çömezliğimizin su geçişleri.
ben bu sudan tek teker geçmiştim





Aa nooldu. capo su koyverdi.
evet aküden elektrik gelmiyor gibi.
Moraller bozuluyor. Ama panik yok.
vstrom sahibi mustafa itici güç.
msari: "kardeş bu motor burda çalışmaz. boşuna ittirmeyeyim."
ferhat: "sen biraz it bak nasıl çalıştırılıyor görürsün."
msari ittirir. 1 kaç km itmeden sonra.


topu topu iki kez 50 metre ittin be agacım.. ama bu mesafeyi "göbeğin" sana 1 km hissettirdi ise bilemem!!!


msari: "abi çalışmayacak galiba. artık bıraksak"
ferhat: "öhö öhöö.".etraf biraz serin, üşütmüşüm

yollar çamur. motor 1000 lik. it it olmuyor bir şey. kayıyor çalışmıyor.
telefon çekmiyor. etrafta yiyecek yok.kurtlar uluyor. medeniyetten uzağız.
korkma hocam yaaa... alt tarafı akü zayıflamış.. "ferhat kelle" şimdi bişiicikler bulur çıkınından!!!




naapalım ne edelim.
günün en sevgili kulu ferhat.  adam yanında ne olur ne olmaz diye kırmızı bir kablo almış yanına.
Bu kablolar hayatımızı kurtaracak. vstrom dan capoya hayat öpücüğü olacak.
yaaa... işte teşkilat, işte teçhizat!!! yanımda NYA kablodan aktarma bile var...!!!:)




Bu gördüğünüz kırmızı kablolar normalde aküden geçen elektriği taşımaz.
bizim için elektrik ilk anda gerekli idi.
ilk deneme fos. kablo cayır cayır olduğundan makinaları kapattık.

baktık ki eller meller, bir taraflar tutuşacak, ikinci kabloyu da buluyorum ve akımı kaldıracak aktarmayı sağlıyoruz
 




ilk moral bozukluklarını atan ve motoru çalışan ferhat arkadaşımız olaya sevinmişe benziyor. tabi arkasında kapı gibi vstromlu osmanlı torunu msari var.

bence sen daha çok sevindin.. kurtların korkusundan bi 5 km kadar iterdin artık!!!



evet 2. denemede kutup başları tam oturtulunca ve daha uzun süreli olduğunda capo çalıştı.
artık kontağı kapatmak haram.
toparlanmalar.


kirlenmek güzeldir.


biraz daha ilerliyoruz. ama yol çamur. sık sık tekerler kayıyor.
garmin en yakın yolun 20km güneyde olduğunu söylüyor.
ferhatın garmini işte.
tahmini tahmini gidiyoruz. sonra bir köy bulup caminin yanında mola veriyoruz.

niye "cami önündeki ızgarayı gördük de onun için durduk" diye bi itirafta bulunmuyorsun





Güzel ve şirin bir camii.
"caminin fotosunu çekecem diye adamların mangalına yanaşıyorum" demiyor



işimiz bittikten sonra karşıdaki arkadaşlar bizi kebaba çağrıyorlar.
işte anadolu insanımızın misafirperliğini açıkça hissediyoruz.
midede aç. o kadar orman yolu.

trakya'lı benim ama çingeneliği sen yapıyorsun aga!!! nasıl da kendini zorla davet ettirdi sofraya!!!






 




açıktan götürüyor ferhat kardeşim.

aga benim niyetim belli, içim dışım bir... sinsi sinsi mangala yanaşan sensin!!!




köy güzel ve şirin bir köy
evet, çok şirin... ve o şirin adam da mustafa mangalı boşaltınca el motoruyla kovaladı bizi!!!


dönüşü iznik gölü kenarından yapıyoruz. ordaki ılıcalardan birinde ufak bir mola veriyoruz.

millet 3 derece havada dereye girmiş:)))





biz hazırlıksısız. birine bakıp çıkıcaz. bir çay içicez modunda daldık mekana.
meğer "keramet" sudaymış




ılıcayı daha iyi tanıyın diye fazladan foto koyuyorum.
evet, burası meşhur "kerametköy"... ve suyun sıcaklığı 30 ile 40 derece!!!


Gözlükle falan dalıyorlar ne iş.

adam mayosunu arıyor:))))))))



"eyvahhh.. basıldık" diyor:)))))

ılıca çok güzeldi.
bir dahakine kesin girecem. sizede tavsiye ederim.

 



 





ılıcadan sonra yola koyuluyoruz. hedef karamürsel. ve bir müddet sonra mola..


Ferhat motorun arkasına saklanmış. elleri tek gözüküyor :)

soğuktan pistonların arasına girmişim:))) ama revitin bu eldivenleri müthiş:))





bundan sonra direk dönüş.
evet.. çok güzel bir gezi idi.. ocak ayının ilk ya da ikinci haftası... yıl 2009...


Hiç yorum yok: