1 Aralık 2012 Cumartesi

Abana : Samsun'a iş ziyaretim köyümden geçiyor

Ekim ayında samsun Canik 
Üniversitesine sistem kurmaya gitmemiz gerekiyor.
böyle bir zaman ve imkan harcanmaz tabiki.
hemen karar verilmiş böyle bir iş için hazırlıklar tabiki tam değil. 
ancak yaşanacak keyif güdüsü tüm hazırlıkları keyifle ve hızlıca yapılmasını sağlıyor.

toplam 1700km yaptığım bu yolda Allaha şükür sağ salim bitirdim. sadece bir noktada lastiğimin hava kaçırdığını farkedip tamir ettirdim. 

yanlız yapılan bu gezide ilk durak abana. 
abana evet benim köyüm. kastamonunun güzel bir ilçesi. 
buraya varmadan önce istanbuldan yapılan çıkışın geç olmasından dolayı abanaya geç vardık. 
yolda olmak güzel olan değil mi ?
peki bunu değerlendirmek lazım.

yıllardır çok güzel bir noktadan açık ve berrak gök yüzünü görmek için can atıyordum. 
fakat bir türlü olmuyor. 
istanbul denizlerle çevrili ve yüksek değil. dolayısı ile buradan gördüğümüz gökyüzü gökyüzü değil.
peki nasıl olcak bu iş derken kendimi geç saatlerde kastamonunun en yüksek geçitlerinden biri olan yaralıgözdeyim. saat 21:30 dolayları.
evet tüm ışıkları kapatınca muhteşem gökyüzü ile karşılaşıyorum.
evet gökte her noktacıkta yıldız var ve samanyolu bir şal gibi onları sarmış.
evet aynen kitaplardaki gibi.
ancak şöyle bir sorun var. 
bu bölge ayıların ve domuzların çokca gezdiği bir bölge. 
bir ayı çok rahat bu kalıplı adamı yere serebilir. 
tırsıyorum ve motora atlıyıp yola devam ediyorum.
yaklaşık yarım saat sonra köyümdeyim. 


ertesi gün köyün üst kısmında yapılan orman kente çıkıyorum. manzarası şu şekilde.







burdan gözüken kayakoltuğu dediğimiz yer. 
hacıveli diye bir köyümüz var orada. 
aslında abana sonradan olmadır. eskiden hacıveli bu bölgenin merkezi idi.


Orman kenti yapmak için ne yapmak gerekir. 
bir çok yerde ağaç dikilir.
burada ağaçlar kesilir seyreltilir. çünki zor girersiniz ormana. bu da kastamonu   abana farkı diyelim. 


eniştemler köydeki evdeler. burası dedemin yaşadığı yerdi.  yazları gelirdik. 
bayramlarda hep olurduk. 
kavurmalar yapılırdı. süper günlerdi. 


yaprak yok ama biber var. nasıl toprak ama. 




köyümden biraz bahsetmek isterim.
bu kıyı şeridinden bir çok motor sevdalısı arkadaşım geçmiştir.  
bir abanalı motorcudan biraz detay anlatayım. 
ön taraf deniz arka tarafı orman olan bu bölgede genelde kestane ağaçları yer alır.
hele bir dönem kestane çiçekleri bütün dağı kaplar ve muhteşem bir manzara olur.
işte biz de bu çiçeklere bakar bakar "ne zaman oluyor bu kestane acaba" diye sorardık.
evet hep ekim gibi oluyordu. ve biz okulda oluyorduk. 



eskiden bu kıyılar tamamen kumsal şeklindeydi. 200m den fazla kıyı vardı. 100m düzdü ve ağaçlar vardı. 
motorun olduğu yerde yaklaşık bir dut ağacı vardı mesela. 
sonra belediyeden gelip kestiler. 


çok severim köyümü. 

Sevgili halacım bana kahvaltı isteyip istemediğimi soruyor. 
gülmekten bir şey diyemiyorum demiycem.
çünki kendimi tutup söylüyorum. 
biz de kahvaltı da balık da yenir. 
halam balık yermesin diye soruyor. ben yine kendimi tutuyorum.  :)))))


eski ahşap evler bir bir çürüyor.


kestane toplamak çok güzel bir şeymiş.
ve çok kolay. nasıl mı ?



kestane bu sivri iğneli sandıklarda üretiliyor ve korunuyor.
zamanı gelince de bu sandık açılıyor ve size gönderiliyor. 
sizde yerlerden topluyorsunuz. tek gereken ufak bir sopa. onları yeri süpürerek topluyorsunuz. 


burası da evin geniş açıdan görüntüsü. ah ne günler geçti. 


atıp denizi süzüyor.

sevgili halacım kestanelerden topladığımdan fazlasını pişiriyor ve bir kısmını da çiğ olarak yanıma veriyor.
çok lezzetliler. ufak ve direk de keyifle yenilebiliyor. 
hatta pişmişi tıkarken pişmemişi çok güzel hazmı kolaylaştırıyor. 


fazla vakit kaybetme lüksüm yok. köyde fazla eğlendim. ancak erfelek şelalesini gezmek istiyorum.
yolun keyfini bozmadan ilerliyoruz.
nasıl oluyor ? varmaya kilitlenmeden.





burası erfelen şelalesine giden yol. bu dereyi görünce ah boşuna gelmişim dedim. 



ancak erfelek şelalesinin suyu farklı olduğunu gördüm. yine de az olsada güzelce akıyordu. 

burda yaklaşın 21 tane şelale var. 
ancak vakit yok. 
bir çay ve bisküvi ile doğanın kokusu alınıp gidiliyor.



değirmen yapılmış. ördekler poz veriyor.





ve akşam vakti varıyoruz samsuna.
sabah canik için dağlara vuruyoruz. 10 km filan dışarıda. güzel bir manzarası var. 500m denizden yüksekte. güzel bir üniversite. 










işlerimizi bitirdikden sonra dönüş yolculuğuna geçiyoruz.

burası kemal sunalın yeşerttiği ormanı olan güzel bir köy.
ve onun güzel bir çeşmesinde molamızı veriyoruz. 







motorum çok yakıyor dimi. dışı sizi içi benim cebimi yakıyor. 


sabırla okuduğunuz için teşekkürler. 

2 yorum:

noodles kalafatt dedi ki...

merhaba ,erfelek tam olarak nerede abanadamı cok güzel bir yermiş,bende abanalıyım fakat gezmek hiç nasip olmadı :( selamlar sinan kalafat/abana

Mustafa Sarı dedi ki...

merhaba,
erfelek sinopta.
samsuna giderken yol üstü uğramıştım.
https://www.google.com/maps/place/Erfelek+Tatl%C4%B1ca+%C5%9Eelaleleri/@41.8438509,34.7725153,14z/data=!4m2!3m1!1s0x408f7d0cd5e69cff:0xd237726252d2becf
güzel bir yer tavsiye ederim.