2 Temmuz 2009 Perşembe

marmaranın etrafı tozlu yollar




Evet işte maramaranın etrafının turladığımız gezinin detayları...




1. gün

çanakkale biga da işimiz var dı.
çalıştığım şirketten gidecek bir arkadaşla birlikte (erdal) istanbuldan motorla gidelim diye karar verdik.
onun ilk motor gezisi olacaktı. tabiki artçı olarak.
benim de artçılı ilk uzun yol tecrübesi.

bu arada plandan ferhata da bahsetmiştim.
veysel abiyle(sonradan tanışıyorum) sohbetlerinden bizde gelelim bi şekilde döneriz kararı çıkmış.

ufak hedef bigaya varmak.
büyük hedef eğlenceli bir gezi yapmak. :)

katılımcılar: erdal, msari , ferhat(slowly), veysel abi
4 kişi beraber gezimiz 600km civarı 15 saat gibi.
2.yarıda ben ve artçım 500km 15 saat civarı
toplam 1100 km rapor


sabah 6:00 da istanbul büyükçekmeceden yola çıkıyoruz. haliç eyüp durağında buluşuyoruz.







yükleri dengeliyoruz.
ince ayarlar felan.


sabah istanbul bir başka GÜZELLLL :alkis:





feribotta ROTA üzerine tartışmalarımız devam ediyor


karar verildi ve inmeye hazır. heyyy benim artçım nerede...




mudanyaya doğru yol alıyoruz. keyifler zirveye doğru yol alıyor.


virajlar için ısınma turları.


erdal tabi ne görürse çekiyor. :)







yollar güzelleşmeye
bizim iştahlar da gelmeye başladı.







her tarafta manzara çok güzel.
artçılı gitmenin en büyük faydası bu güzelliklerin fotoğraflanması.
marmara etrafında çok fazla dağ var.
bu da manzaranın çok güzelleşmesini sağlıyor... :dans:














hala kahvaltı yeri bulamadık. şehir içinde bir yere razı olacaz. olsun yinede deniz kıyısı.









karnımızı doyurduk.
ve yollara koyulduk.
manzaralar devam ediyordu.





bir subaşı pozu verelim dedik.











arada göller dereler


yollar bizi bir o tarafa bir butarafa ataraktan okşuyor.




tozlu yollar başlıyor.
marmaranın etrafında bayağı toprak yol var.





ben marmarayı temiz bulmuyorum.
ama koyları çok çekici gözüküyor.
yani suyu temiz olsa buralar çok kıyak.


Ufak bir su geçişi



hey arkadaşlar susadık.





biraz daha manzara ve toprak yol.
veysel abi yeni sayılır ama iyi kullanıyor.
çok toz yaptıklarından ben ve artçım arkadan gitmeye karar verdik.
aslında performanslarına da yetişemiyoruz da diyebiliriz.




yollardan ilerlerken bir virajda ki sudan oluşmuş V şeklindeki aralığa benim ömrünü tamamlamış lastikleriyle standart lastiklerle 10-20 derece ile girince tabiii motor sapıttı ve az kalsın düşüyorduk.

baktım yatınca motor kaymıyor ve sıkı tutunca motoru bir şey olmuyor bile bile girmiştik o v şeklindeki yarığa. neyseki birşeyler olmadı.




evet sonra kendime güvenim fazla geliyor ve direk tepelerden.
bu arada artçı nerde diyebilirsiniz.


ben burayı da aşardım ama karşıma deniz çıktı.


ve bir çınaraltı çay bahçesi.
biz orda erdalla eğlenirken bu arkadaşlar da bekliyorlarmış.
amma bekleme ama. çınaraltında çay içerek.



devamı daha sonra....






çayla birlikte manyasa gitme rotalarını alıyoruz.
kimden çayımızı ısmarlayan köydeki arkadaşımızdan.
bu arada ferhat benim motora 2.defa bir bahane ile elleşme olaylarına da girmişti.
yok kamyon geçecek alayım. yok burası daha güzel şöyle alayım.
eski motorunumu özledi nedir bilinmez.



ferhata tabiki avcunu yalarsın deyip yola devam ediyoruz.

biraz daha yukarıdan daha güzel manzaralar yakalıyoruz.


bandırma rüzgar gülleri


ve manyasa ulaşıyoruz. zaten çok yakın.


ama gördük ki gölü hortumluyorlar . :)






manyas kuş cenneti gruptaki kimse tarafından sevilmedi.
bunda aç olmamızın önemli bir katkısı vardı.
hatta ben onları ateşin üstünde görüyordum. :)
yani uğramaya deymez. eğer kuşlarla bir ilgiliniz yoksa.

illk önce müze




şimdi canlılarını izlemek için kuleye gidiyoruz. dürbünlerimizle.


kuleden görünen manzara budur.


fazla kalmıyoruz.
açlık başımda duman ilk köftem ilk heyecan. :)









yemeğimizi yiyoruz.
yemeklerden güzel pozlar yok.
ama saatlerce gezmemize deymiş. lezzetler müthiş.


manzara değişiyor




erdal da güzel pozlar yakalamış.
hepsini paylaşmayacağım. bir birlerine benziyor ufak farklılıklarla.





ara günlerde çektiğimiz fotolar
bigaya yakın kırkgeçit diye bir tesisteydik.
cuma namazına köye yöneldik. ve çok güzel manzaralar çektik.




köydeki amcalar ezine peynirinin sütünün buralardan geldiğini söylüyorlar.
tabiki ilerisi kaz dağları. ve buralar kekilerle süslü dağlar tepeler.


işte erdalın nadir pozlarından biri.






--------------------------------------------------------------------

2. gün ayrılıyoruz.
ana hedef istanbula varmak değil. güzel bir gezi sonra istanbul.

rota

çıkmadan sorduğumuzda B-C-D-E noktalarından lapsekiye gitmenin çok keyifli olduğunu öğreniyoruz.

kırk geçitten ayrılırken



burdan kozçeşmeye doğru ayrılmak gerekiyor. yada daha öncesinden de ayrılabilir.

bu yol oldukça dağlık. aşağıda göletler gözüküyor.





güzel bir köye varıyoruz.
erdal dutları görünce resimleri atlamış.
köydeki birinden izin alıp dutlara saldırıyoruz.
köyün ortasında bir çeşme.
çeşmenin altında bir yalak.
yalakın içinde de balıklar.
çocuklar gölette yakaladıkları bazı balıkları buraya getirmişler ve burada yaşıyor :) :( no photo.



tabi sorular geliyor. kolay yerlerden.

böyle çok tatlı duruyor.

bundan sonra yollar ayrı bir güzelleşiyor.
hem temiz hem orman hem yüksek hem de virajlı.
bir motorcu daha ne isterki.




erdal her meyve ağacına sulanıyor...








------------------------------------





temiz hava bol gıda






aslında RESİMLERDE Otomatik Küçültme olmasa daha güzel olacak mış dimi ?


nokta-D
insanın şuracığa kıvrılası geliyor...



ve lapsekiye iniyoruz. (nokta - E)

ve sevgili artçım diyorki.
ben çanakkaleyi pek gezmedim. bi görelim.
hay hay diyoruz ve doğru çanakkale. ama ana yoldan değil tabiki. (E-F arası)







(F-G)
Çanakkaleyi bir güzel geziyoruz. baştan başa.
fazlada zaman almıyor.
2 tarafı askeri alanla çevrilmiş kısıtlı bir bölge.
sahil şeridi falan tekyön.
biraz sıkıntılı bir sürüş oluyor.
dikkat çekici bir kaç noktayı da fotoğraflayıp doğru feribota.



bindik alamete gidiyoruz kilitbahire.









feribot sonrası yine dalalım ara yollara diyoruz.

bu çevrede çok fazla anıt mezar var. çoğu da anzak.




aslında çanakkale de meydana gelen savaşlarımız çok geniş bir bölgede.
rehberLER bunların 3 de birini belki de daha azını gösteriyorlar.
ve bunun için yatılı gelmek gerekiyor.


büyük anafartalar köyünde çay molası. (H)






---------------------------------------
köyde bir tane müze bile var.
sahilden topladıklarıyla müze yapmışlar.

bakımlı bir köy

tekrar yollara dönüyoruz.
turistik mekan olduğundan yollar genelde temiz.






erdal yüzermiyiz diye sormuştu. ben yok ya ne yüzmesi demiştim.
o da yanına hiç bir şey almadı.
ve diyorum ki ben kıyıları merak ediyorum.
ece, liman koyuna gitmek istiyorum.
tamam diyor ve gidiyoruz.



sonra ben yan çiziyorum.
sen şurda dinlen 15 dk ben bi su nasıl bir şey bi keşfedeyim



güzel bir gölet değilmi ?


keçilerle karşılaştık.
ama hiç birisi yol vermemezlik yapmadı.
en keçi kim acaba ?



K noktasına yaklaşırken
tekrar saroz görünüyor.

bize gülümsüyor.



rota şarköy üzerinden.
yani kıyıyı bırakmıyoruz.

şarköye doğru uzanıyoruz. (L civarı)

marmaranın bu tarafıda çok güzel








--------------------------------------------------------------------------
uçmakdere sevdiğim yerlerden biri.
birden yükselen dağlarla aynı duyguyu paylaşıyoruz.
burayı erdala göstermek istedim.


balıklarla dans
yok yok.
ağlarını kurmuş. onları korkutarak ağlara dolduruyor.





uçmak dere - gazi köy (M noktası civarı)

uçmakdere paraşütçülerin mekanı.
denizin dibinden yükselen dağlar yamaç paraşütçüleri için iyi bir kaldırma kaynağı oluyor.
zaten yükseklikte fazla. güzel manzaralar oluyor.
bu civardaki yollar tekirdağ yakınlarına kadar toprak.


















kumbağ. (M-N:arası) tekirdağa yaklaşıyoruz.


ve ştandart yollardan büyükçekmeceye varıyoruz.


erdalı evine bırakıyorum.
1100km zevkli paylaşımlı bir yolculuğu tamamlıyoruz.

the end

1 yorum:

Torukojin dedi ki...

Bu güzel geziniz bana da ilk uzun yol tecrübemi edinme güzergahı konusunda fikir verdi. Paylaşım için teşekkürler..